Cittaslow (Sakin Şehirler)
Cittaslow 1990’ların sonunda İtalya’da ortaya çıkmış bir akım, daha doğrusu bir şehirleşme kültürü, bir yaşam felsefesi. Metropollerdeki hızlı yaşama bir tepki gibi düşünebiliriz cittaslowu. İsmini İtalyanca’da şehir anlamına gelen “citta” ve İngilizce’de yavaş anlamındaki “slow” kelimeleri oluşturuyor. Sakin şehir veya yavaş şehir olarak tanımlayabileceğimiz bu felsefenin özünde insanların yediğinden, içtiğinden lezzet alması, çevreyi koruyup güzeleştirmesi, yerel halkların ekonomik ve sosyal refaha kavuşması; sağlıklı, huzurlu, temiz ve en önemlisi de sürdürülebilir bir yaşam yer alıyor.
Sakin şehirler bizlere küçükken dinlediğimiz ve hayal dünyamızda canlandırmaya çalıştığımız şehir hayatını anlatıyor. Bu şehirlerde insanlar mutlu, hayatından memnun; çevre bilinci yüksek, ikili ve toplu ilişkiler gelişmiş, bölgesel kültür ve gelenekler yaşatılıyor, yöresel lezzetler korunuyor, ekonomik sürdürülebilirlik olgunluğuna erişilmiş. Aslında bir bakışta herkesin olmak istediği; ailesiyle, sevdikleriyle, arkadaşlarıyla yaşamak istediği bir yer. Megakentlerdeki birçok sorunu (dert ya da çile desek daha doğru esasen) sakin şehirlerde göremezsiniz. Trafik derdi yok, büyük markalardan giyinmek uğruna mahalle terzileri bir kenara itilmemiş, sağlıksız fast food alışkanlıkları bertaraf edilmiş; süt, peynir, yoğurt ya da muhtelif sebzeler için büyük marketlere ne hacet! Uzaklarda rüzgar türbinleri, çatılarda güneş panelleri, civarda elektrik araç şarj istasyonları… Her kültürden, ırktan, etnik kökenden, siyasi görüşten, dinden, dilden insanlar… Var mı böyle şehirler yahu, demeyin. Evet var, hem de çokça…
“Sakin” Bir Şehir Nasıl Olur?
Sakin şehir hareketi İtalya’da ilk defa ortaya çıkarken, kurucu belediyeler bunun sistematik yapısını da oluşturmaya başladı. Geldiğimiz noktada birçok ülkede Cittaslow hareketinin yasal temsilcileri var. Ülkemizde de var. Sakin şehir tanımına uyan şehirler (mahalle, köy, belediye vs) bu temsilciler ile iletişime geçiyor. Şehirde yapılan denetimler sonucunda sakin şehir gereklilikleri karşılanıyor ise o şehir Cittaslow ailesine katılıyor. Günümüzde 30 ülkeden toplamda 268 şehrin sakin / yavaş şehir unvanı bulunuyor.
Peki “sakin” bir şehrin özellikleri nelerdir? Her huzurlu, çevreci ve samimi belde sakin şehir olabilir mi? Elbette hayır… Cittaslowun yöneticileri sakin şehirler için 7 ayrı kategoride toplamda 72 kriter belirlemiş durumda. Sakin şehirler şu kategoriler çerçevesinde değerlendirilip denetleniyorlar:
- Çevre politikaları
- Altyapı politikaları
- Kentsel yaşam kalitesi
- Tarım, turizm, esnaf ve sanaatkârlar için geliştirilen politikalar
- Konukseverlik, eğitim ve farkındalık politikaları
- Sosyal uyum
- Ortaklık girişimleri
Bu listeden de görüleceği üzere sakin şehir unvanı almak pek kolay değil. Zira, hayata dair her konuda birtakım gereklilikleri karşılamak lazım sakin şehir olabilmek için.
Sakin Şehirler ve Sürdürülebilirlik
Sakin şehir üyelik kriterlerini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde büyük resimde sürdürülebilirliği, sürdürülebilir kalkınmayı görüyoruz. Yani bu şehirlerde yaşayan insanlar, bugünkü ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetlerinden ödün vermeden karşılıyorlar. Çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlikte gerçekten çok ileri seviyedeler. Nasıl mı? Şöyle ki:
- Sakin şehirlerin insanları çevreyi koruyorlar. Enerji tasarrufunu ve enerji verimliliğini sağlayan uygulamalar öne çıkıyor bu şehirlerde. Karbon ve su ayak izi her daim düşük tutulmaya çalışılıyor. Biyoçeşitlilik korunuyor. Kapsamlı bir atık yönetim politikası uygulanıyor. Sıfır atık nihai hedef. Sağlıkta, gıda zincirinde, ulaşımda, eğitimde, modada, sanatta ve ticarette sürdürülebilirlik temel ilke.
- Bu şehirlerde işsizlik yok denecek kadar az. Çünkü şehir, ekonomi yönetiminde dışarıya bağlı değil. Kendi içerisinde bir para akışı var. Üretim çok, hizmet sektörü gelişmiş. Teknolojik imkanlardan her alanda faydalanılıyor; yeniliklere adapte olma hızı muazzam. Esnaflar ve sanatkârlar destekleniyor, yerel ekonomiyi güçlü tutmak için sürdürülebilir adımlar atılıyor.
- Sakin şehirler, sosyal yönüyle de ön planda. Bu şehirleri zengin yapan sadece ekonomisi değil, farklılıkları aynı zamanda. Farklı kültürlere, geleneklere, dini inançlara saygı gösteriliyor. Toplum bilinçli, sosyal adalet anlayışı her yerde. Çalışma hayatında ve sosyal hayatta hak ve özgürlükler korunuyor. Gelir dağılımı adil; fırsat eşitliği her alanda görülüyor.
Hangi Şehirlerimiz “Sakin”?
Nüfusu giderek artan, büyük kentlere göçlerin hızlandığı ve sürdürülebilirlik anlamında bizleri zorlu günlerin beklediği ülkemizde “sakin” kalabilen birçok şehrimiz var. Hayatın bazal metabolizma hızında aktığı, insanların gerçek mutluluğu paylaşmada bulduğu ve bunu paradan çok daha fazla önemsediği; yönetimiyle ve halkıyla sürdürülebilirliğe her anlamda katkıda bulunan şehirlerimizi şöyle sıralayabiliriz:
- Ahlat
- Akyaka
- Eğirdir
- Gökçeada
- Gerze
- Göynük
- Güdül
- Halfeti
- Köyceğiz
- Mudurnu
- Perşembe
- Şavşat
- Seferihisar (“Sakin” seçilen ilk şehrimizdir kendisi)
- Taraklı
- Uzundere
- Vize
- Yalvaç
- Yenipazar
Size tavsiyemiz bu şehirleri sadece turistik birer mekan olarak görmemeniz. Bu bölgelerde elbette gezilecek, görülecek yerler var; bölgesel birçok lezzet, yöresel birçok ürün var. Bunları deneyimlemek ayrı bir keyif tabii ki. Fakat böylesine güzel ve değerli şehirlerimizdeki hayatı, hayat anlayışını kendi yaşamımıza da entegre edebilirsek, biz de “sakin” olabiliriz. Bu şehirleri gerçek anlamda örnek alabilirsek bireysel, kurumsal ve toplumsal sürdürülebilirliğe giden yolda çok önemli mesafeler katedebiliriz.