İnsanların yeryüzünde hayatta kalabilmeleri için ısınma, barınma, yemek gibi bazı temel ihtiyaçları bulunmaktadır. Gezegenimiz bu ihtiyaçları karşılarken bizim ilgili kaynakları ne kadar tükettiğimiz ise ekolojik ayak izi olarak adlandırılmaktadır. Bu tüketim miktarı toplumun talepleri ve kaynakları dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Bu hesaplama ile birlikte toplumun ya da bireyin tüketmiş olduğu hayvansal ve bitkisel gıdalar, karbondioksit emisyonlarının ölçümü kastedilmektedir. Kaynak hesaplaması ise bir şehrin ya da ulusun biyolojik kapasitesini, tarım ve ormanlık alanlarını, hayvancılık arazilerini, üretim arazilerini, deniz alanlarını ve su kaynaklarını ifade eder.
Ekolojik Ayak İzi Nedir?
Ekolojik ayak izi nedir sorusunu şu şekilde yanıtlayabiliriz: İnsanların yürütmüş olduğu faaliyetler sonucunda bozulmuş olan ve bozulmakta olan ekosistem dengelerini hesaplamak ve ekosisteme geri kazandırmak adına gereken miktarı belirlemek için geliştirilen bir yöntemdir. Yani insanların yürüttüğü faaliyetler sonucu doğadan doğrudan veya dolaylı olarak talep etmiş oldukları kaynakların tümü ekolojik ayak izini oluşturmaktadır. Faaliyetler sonucunda doğa ne kadar tahrip edilirse ekolojik ayak izi de o kadar büyümektedir.
Sanayileşmeyi hızlıca yaşayan toplumlarda, hızlı ve çok miktarlarda üretim, dağıtım ve tüketim anlayışı hâkimdir. Kentleşme, teknolojik gelişmeler, hızlı nüfus artışı gibi etkiler de üretim ve tüketim çalışmalarına eklenmiştir. Dolayısıyla özellikle son yıllarda ekolojik ayak izi nedir sorusu önem kazanmaya başlamış; çünkü ekolojik dengeler geçmişe nazaran çok daha büyük bir hızla bozulmaya yüz tutmuştur.
Ekolojik Ayak İzi Hesaplama
Ulusal ölçekte ekolojik ayak izi hesaplama formülü şu şekildedir:
Ekolojik ayak izi (ha*) = Tüketim x Nüfus x Üretim Alanı
Ha: Hektar = 10.000 m2
Formülde yer alan değişkenleri şu şekilde ifade edebiliriz.
1) Tüketim: Malların kullanım düzeyi şeklinde açıklanabilir. İlgili ürünün ya da ürünlerin ne kadar kullanıldığını ifade eder. Örnek verecek olursak; tüketilen etin kg olarak ağırlığı, tüketilmiş olan suyun litresi, kullanılan elektriğin joule cinsinden miktarı, tüketilmiş olan kerestenin ton bazında ağırlığı vb. Belirtilen ilgili grupların tümü için ayrı ayrı hesaplamalar yapılmaktadır.
2) Üretim Alanı: Belirlenecek olan bir tüketim miktarının sürdürülebilir olarak karşılanması için gereken üretken biyolojik alan olarak ifade edilir. Dünyada bu alanlar beşe ayrılmıştır:
- Yapılaşmış alanlar
- Denizler
- Ormanlar
- Otlaklar
- Tarım alanları
3) Nüfus: Belirli bir kısım içerisindeki doğal kaynakları kullanan ve tüketen insan sayısı olarak ifade edilir. Ölçek miktarı değişkenlik göstererek ekolojik ayak izi hesaplama yapılabilmektedir.
Ekolojik Ayak İzi Nasıl Azaltılır?
Bunun için ilk olarak enerji üretim kapasitesinin ve üretiminin iyileştirilmesi gerekmektedir. İlgili konunun en büyük sorumlusu olarak karbon ayak izini gösterebilirken, bu iz fosil yakıtların yakılması ve kullanılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Karbondan uzak kalma adına yapılabilecek en iyi şey fosil yakıt tüketiminin azaltılarak yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru yönelmedir.
Kullanılabilir su alanları bir diğer önemli etkendir. Bu alanlar ne kadar fazla olursa ve ne kadar korunabilirse ekolojik ayak izi de azaltılmış olacaktır. Su dünyada yaşayan tüm canlıların ve ekosistemin devamlılığı açısından en önemli maddelerden biridir. Yeterli miktarda kaliteli su hem sağlık hem de doğa açısından oldukça önemlidir.
Üçüncü olarak doğal kaynakların dengeli olarak tüketilmesi yer almaktadır. Tüketim faaliyetinin, tarım alanları, otlaklar, deniz alanları vb. kaynakların sınırlı olduğu bilinci ile gerçekleştirilmesi, en önemli konulardan biridir. Üstelik doğal kaynakları temiz tutmak, yenilenebilir amaçlarla kullanmak bile yeterli olmamaktadır. Bu nedenle ekolojik ayak izi hesaplamaları iyi yapılmalı ve buna uygun şekilde hareket edilmelidir.
Dördüncü olarak nüfusun denetim altında tutulması önerilir. Nüfus artışı ekolojik ayak izi konusunu etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Bir şehrin, yaşanılacak bir alanın, kaldırabileceği bir insan kapasitesi bulunmaktadır. Bu kapasiteye uygun bir şekilde hareket edilmeli ve planlamalar buna uygun şekilde yapılmalıdır. Nüfus, denetim altında tutularak hızlı nüfus artışı önlenebilir, ilgili uygunluk sağlanabilir.
Beşinci olarak geri dönüşümün yaygınlaştırılması, yine ekolojik dengeler açısından oldukça önemlidir. Atıkların azaltılması, doğal kaynakların yenilenebilirlik derecesi, üretim faaliyetlerinde denetimin arttırılması ve bu sayede verimliliğin sağlanması gibi unsurlar geri dönüşüm politikaları açısından oldukça önemlidir.
Altıncı sırada doğanın kolaylıkla dönüştürebileceği maddeleri sayabiliriz. Karbon salımının ve atıkların azalmasını sağlayacak olan bu unsur, ekolojik ayak izi nedir sorusuna yanıt olurken aynı zamanda ekolojik dengeler açısından da oldukça önemlidir. Toksik madde, ağır metal, sentetik maddeler vb. gibi doğaca dönüştürülmesi güç olan maddeler yerine geri dönüşümü kolay olan maddeler tüketilmelidir. Bu da ekolojik ayak izi açısından pek çok fayda sağlayacaktır.
Yedinci olarak kent planlamasında ekolojik dengelerin gözetilmesi maddesini sayabiliriz. Hayvan, bitkiler, organizmalar vb. canlıların yaşamış olduğu habitatları korumak, enerjinin biyoenerji olarak kullanımı, geri dönüşüm etkinlikleri, insanların toplu taşımayı kullanması, kent planlayıcılarının temel görevlerinden birisidir.
Son olarak ise ekolojik bilincin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu unsurların tamamını uygulayarak ekolojik ayak izi azaltımı gerçekleştirilmiş olacaktır. Doğamız açısından oldukça önemli olan bu değer, herkesin dikkat etmesiyle aşağılara doğru çekilebilecektir.
Daha Fazlası
- İklim Değişikliği Eylem Planı ve 2050 Ulusal Strateji Hedefleri
- Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları
- Dünyada En Çok Karbon Salınımı Yapan Ülkeler