Bir ülke ya da kurumun sürdürülebilirlik misyonunu tamamlayabilmesi için faaliyetlerini ekonomik açıdan da sürdürülebilir hale getirmesi gerekmektedir. Ülke bazında ele alındığında sürdürülebilirliğin ekonomik boyutu sürekli artan kişi başı milli gelir, adil ve dengeli gelir dağılımı, kontrollü enflasyon, katma değerli ürün ve hizmetler, teknoloji yatırımları, düşük işsizlik hedefleri vb gibi göstergeleri ifade etmektedir. Kurumsal açıdan bakıldığında ise sürekli artan kârlılık, çalışanların ekonomik refahı, borçların zamanında ödenmesi, düzenli büyüme yatırımları, istihdamın artırılması vb gibi faktörler değerlendirilmektedir.
Ekonomik sürdürülebilirlik her ne kadar sadece parasal konuları ilgilendiriyor gibi görünse de aslında çevresel ve sosyal konulara da doğrudan veya dolaylı temas etmektedir. Örneğin, bir ülke ekonomik sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için istihdamın artırılması için çalışıyorsa bunu yaparken kadınların da iş hayatında güçlü rol oynamalarını sağlamalıdır. Ayrıca zorla işçi çalıştırma ve çocuk işçiliği kullanma gibi durumların önüne geçmelidir. Çalışan haklarını koruyacak piyasa düzenlemeleri yapmalı ve iş dünyasnda yolsuzluk ve rüşvet gibi uygulamaları engelleyecek sürdürülebilir politikalar geliştirmelidir.
Ekonomisini sürdürülebilir hale getirmek isteyen ülkeler yoksulluğu en aza indirme, açlığa son verme, işsizliği azaltma vb gibi hedeflerinden taviz vermemelidir. Bu da sürekli yeni istihdam alanları yaratmak ve her zaman katma değeri yüksek sektörlere yeni yatırımlar yapmak ile mümkündür. Ayrıca, ülkedeki sürekli iyileşen ekonomik göstergeler, güçlü hukuk yapısı ve esnek piyasa araçları ile yabancı yatırımları da ülkeye çekmeye çalışmalıdır. Çevresel uyumluluktan taviz vermeden ve küresel iklim hedeflerini destekleyerek kaynak verimliliğini artırmalı; ekonomisini olabildiğince karbondan arındırmaya odaklanmalıdır. Fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak rüzgar, güneş, jeotermal vb gibi yenilenebilir enerji pazarlarına geçiş yapmalı ve bu alandaki yatırımlarını artırmalıdır.
İster ülke ister kurum düzeyinde olsun ekonomik sürdürülebilirlik denilince yerelliğe ayrı bir pencere açmak gerekir. Ülkeler, özellikle gıda, sağlık ve güvenlik gibi alanlarda tedarik zincirlerini kısa tutmaya ve ihtiyaçlarını yerel düzeyde karşılamaya çalışmalıdır. Bu günümüz dünyasında giderek önemli hale gelen tedarik zinciri güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir. Ülkeler vatandaşları için kurumlar da çalışanları ve operasyonları için kritik alanlarda ihtiyaçlarını (iş gücü, enerji, hammadde, su vs) en hızlı, kolay ve düşük maliyetler ile karşıladıkları takdirde ekonomik sürdürülebilirlik bağlamında çok önemli bir avantaj elde etmektedir.
Ulusal ve uluslararası düzeyde ekonomik sürdürülebilirlik için büyük ya da küçük tüm işletmelere istihdam yaratma, yeni girişimlerde bulunma, modern teknolojiyi kullanma vb gibi amaçlarla destekler sağlanmalıdır. Bu destekler vergi muafiyeti, teşvik ve hibeler, düşük faizli krediler, arazi tahsisi vb gibi finansal araçlarla sağlanabilir. Bu tür desteklerin amacına uygunluğunu doğrulamak için de üst düzey denetimler yapılmalıdır. Böylelikle, katma değeri ve ihracat potansiyeli yüksek ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi hızlanmış olur.
Hükümletler ulusal ekonomiyi sürdürülebilir hale getirmek ve kurumların faaliyetlerini desteklemek için işçi haklarının korunmasını ve onlara güvenli çalışma ortamı sunulmasını sağlamalıdır. Bunun için yasa ve yönetmelikler geliştirilebilir; ayrıca çeşitli denetim, sertifikasyon, ürün ve hizmet etiketi vb gibi piyasa araçları kullanılabilir. Ayrıca, mesleki eğitimlere önem vermeli ve gençlerin uzmanlık alanlarına göre uygun şartlarda istihdam edilmesini sağlamalıdır. Bankacılık, sigortacılık vb gibi küresel ekonominin en önemli finansal hizmetleri herkes tarafından erişilebilir hele getirilmelidir.
Sürdürülebilir bir ekonomi için insanların ekonomiye değil yaratılan ekonominin insanların mutluluğuna ve refahına hizmet etmesi hedeflenmelidir. Tıpkı sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden biri olan “insana yakışır iş ve ekonomik büyüme” hedefinde belirtildiği gibi kapsayıcı ve istikrarlı bir ekonomik büyüme, üretken ve katma değeri yüksek istihdam yaratan ve insana yakışır iş modelleri oluşturulmalıdır.