Blog

KPMG Sürdürülebilirlik Endeksi

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH), yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegeni korumak ve insanoğlunun barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için yapılan evrensel bir eylem çağrısı olarak tanımlanabilir.

Şirketlerin henüz Sürdürülebilir kalkınma hedefleri raporuyla ilgili net bir görüşü yok. KPMG, şirketlerin iyi bir Sürdürülebilir kalkınma hedefleri raporlaması için kılavuz olarak kullanabilecekleri birçok kriter belirlemiştir.

Sürdürülebilir kalkınma hedefleri hakkında raporlama yapmak için henüz belirlenmiş bir süreç, ölçüt veya standart bulunmuyor. KPMG sürdürülebilirlik uzmanları, müşterilerinin birçoğunun Sürdürülebilir kalkınma hedefleri nasıl yanıt vereceğine, nereden başlayacağına ve iyi bir Sürdürülebilir kalkınma hedefleri raporunun nasıl görüneceğine dair net bir görüşe sahip olmadıklarını belirledi. KPMG uzmanları, Sürdürülebilir kalkınma hedefleri raporlama olgunluğunu analiz etmek için bir takım kriterlere dikkat çekmektedir. Bu kriterler aşağıda verilmiştir.

  • Anlayış
  • İş durumu
  • Mesaj verme
  • Önceliklerin tespit edilmesi
  • Raporlama etkisi
  • Ölçüm
  • Yöntem açıklama
  • Öncelik olarak belirleme
  • Gösterge detaylandırma
  • İlgili ve zamana bağlı olma
  • Performans hedefleri
  • Hedef tespitleri

İklim değişikliği başta olmak üzere geniş bir yelpazeyi kapsayan sürdürülebilirlik konularının küresel ölçekte hız kazandığını görülmektedir. KPMG sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği yönetimi konularını son derece ciddiye almaktadır. Konu ile ilgili olarak hali hazırda gerçekleştirilen birçok eylem vardır. Öncelikle, genel duruma ilişkin bir çerçeve çizmek gerekmektedir. Dünya Ekonomik Forumu, her yıl, kapsamlı uzaman analizlerine dayanarak ekonominin karşı karşıya olduğu başlıca riskleri ortaya koyan bir rapor yayınlamaktadır. Söz konusu risklere baktığımızda, geçtiğimiz yıllar içerisinde geleneksel ekonomik ve finansal risklerden radikal ölçüde farklı bir risk alanına kayıldığını görüyoruz. Söz gelimi bu yıl, küresel ekonomiye yönelik başlıca risklerin tümü, olasılıklar çerçevesinde, iklimle ilişkili çevresel riskler olarak tanımlanmıştır. Bunun yanı sıra, iş dünyası ve siyasette de odağın bu konulara doğru hızlı bir şekilde kaydığı gözlemlenmekte ve tespit edilmektedir. İş dünyasında, dünyanın en büyük varlık yöneticileri yakın zamanda dünyanın en büyük sürdürülebilir yatırımcısı olma niyetini açıklarken bu şirketlerin yöneticileri yatırımcıların neredeyse değişmez biçimde en önemli endişe unsuru olarak iklim değişikliğini gündeme getirdiklerine dikkat çekmektedir. Siyasetteyse AB önceki zamanlarda Avrupa’nın yeni büyüme stratejisi olarak açıkladığı yeni yeşil mutabakatını (green deal) açıkladı.

Sürdürülebilirlik alanıyla ilgili olarak pek çok risk faktörü gözetilmektedir. Bu risk faktörleri metodoloji ile sınırlandırılmaktadır. Bunlar aşağıda verilmiştir.

  • Geleneksel metodolojiler yapısal bozulmaları (iklime yönelik kritik eşikler gibi geçmişteki verilere dayandırılamayan ve öngörülemeyen gelişmeler) dikkate almamaktadır.
  • Geleneksel risk metodolojileri, ayrıca geçmiş korelasyon seviyelerinin ötesindeki riskler arası etkileşimi hesaba katmamaktadır.
  • Son olarak, risklerin hızı, bireysel ve toplu olarak, analiz edilmemektedir.

KPMG sermaye piyasalarına ve topluma karşı sorumluluğunu kabul etmektedir. Bu kabul çerçevesinde, kurum ya da kuruluşların risk tanımlama süreçlerini güncel kılmak bir görev niteliğindedir. Ayrıca içinde bulundukları bu hızlı çağa ayak uydurmak her kişi ya da kurumun misyonları arasında yer almalıdır. Bu amaçla KPMG, yıllardır geleneksel risk metodolojilerinin yıkıcı felaketleri öngörmek konusunda neden sınırlı kaldıklarını anlamaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda, 2010 yılından beri söz konusu engelleri aşmaya yönelik yeni metodolojiler araştırılmaktadır. Birkaç yıl önce, yukarıda bahsettiğimiz üç sınırlamaya yanıt veren Dinamik Risk Değerlendirme (DRD) yöntemi geliştirilmiştir. KPMG’nin Dinamik risk değerlendirme yöntemi, risk sisteminin tamamı içindeki yapıyı riskler arası bağlantıları ve risklerin gerçekleşebilme hızını anlamak üzere incelemektedir.

Sonuç olarak, Dinamik risk değerlendirme, üç boyutlu dinamik bir risk görünümü sunuyor. Bu yöntem, kurumların bireysel risklerin bir araya gelmesi ve etkileşime geçmesi sonucu neler olabileceğini anlayarak, bilgiye dayalı kararlar almalarına yardımcı olmaktadır. Dinamik risk değerlendirme ayrıca, risk kümelerinin gerçekleşme olasılığı ve şiddetini azaltmaya ve tehditleri fırsata dönüştürmeye yönelik müdahale noktalarını belirlemeye imkan sağlamaktadır.

Kpmg sürdürülebilirlik ekibinin hazırladığı örnek hizmetler aşağıda verilmiştir.

  • Tedarik zincirinin çevresel ve sosyal değerlendirmesi ve denetimi
  • Tedarik zinciri risklerinin belirlenmesi ve yönetimi
  • Tedarik zinciri kapasite geliştirme eğitimleri
  • Döngüsel ekonomi trendlerinin araştırılması ve analizi
  • Döngüsel ekonomi stratejisinin geliştirilmesi ve uygulanması
  • Döngüsel etkinin değerlendirilmesi, raporlanması ve denetimi

Daha Fazlası

E-Bülten
Bültene Kayıt Ol
Kayıt olduğunuzda eğitimler ve yeni makaleler hakkında ilk siz haberdar olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın