Blog

Sürdürülebilirlik Nihai Bir Hedef ya da Hedefler Midir?

Sürdürülebilirlik kavramı, son 20 – 30 yıllık süreçte hayatımızın içinde, hatta merkezinde. Biz farkında olsak da olmasak da hayatımızı büyük ölçüde şekillendiriyor. Bireyler, kurumlar ve ülkeler sürdürülebilir olmak için gayret gösteriyor.

Sürdürülebilirlik artık ölçülen, yönetilen ve raporlanabilen bir kavram olduğundan, artık kurumlar sürdürülebilirlik raporları yayınlayarak sürdürülebilirlik hedeflerini ve bu hedefleri ne ölçüde gerçekleştirdiklerini paydaşları ile paylaşıyor. Yine bireysel anlamda sürdürülebilirlik için en önemli göstergelerden olan su ayak izi, karbon ayak izi gibi hesaplamaları yapabiliyor ve bu izleri azaltmak için kendinize belirli hedefler koyabiliyorsunuz. Ülkeler de kısa, orta ve uzun vadede sürdürülebilir kalkınma hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmak için izleyecekleri yol haritalarını tüm kamuoyuna sunuyor.

Sürdürülebilirliğin her alanda belirli hedefleri var. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP), Ocak 2016 yılında belirlediği 17 ana hedef, bu konudaki en kapsamlı çalışmalardan biri olup kişilere, kurumlara ve ülkelere rehberlik ediyor. Bu bağlamda, yoksullukla mücadele, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam, eşitlik, adalet, ekonomik büyüme, sorumlu üretim ve tüketim, temiz enerji daha birçok konuda konulmuş somut hedefler mevcut.

Herkes sürdürülebilir olmak için çalışıyor ve geri dönüp ne kadar yol kat ettiğine bakıyor. Gelişimini hızlandırmak ve yaptığı hataları düzeltip yoluna devam etmek için kullandığı yöntemleri, araçları veya yaklaşımları değiştiriyor. Şirketler, sürdürülebilirlik performansları sayesinde borsaya kote olabiliyor, sürdürülebilirlik endekslerinde işlem görme hakkına sahip oluyor örneğin. Sürdürülebilirk raporları, kurumların marka imajını güçlendirmesinde büyük rol oynuyor. Ülkelerin sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirdiği ölçüde geliştiğini görüyoruz.

Hedefler belirlemek ve bu hedefler için çalışmak elbette çok önemli. “Hedefi olmayan gemiye, hiçbir rüzgâr yardım edemez.” diyor Montaigne. Alice Harikalar Diyarı kitabını okuyanlar bilir. Alice bir gün iki farklı seçeneğin olduğunu bir yol ayrımına gelir. Yol kenarında bekleyen tavşana sorar: “Hangi yoldan gideyim?” Tavşan, “Nereye gitmek istiyorsun?” diye sorunca Alice, “Bilmiyorum.” der. Tavşan da hayatımıza yön verecek o meşhur sözü söyler: “Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin bir önemi yok.”

Hayatımızı aslında büyük ölçüde verdiğimiz kararlar, koyduğumuz hedefler belirliyor. Hayat elbette süprizlere açık; şans faktörü asla göz ardı edilemez. Ama gerçekten hedeflediğiniz bir şey için çalıştığınızda; vaktinizi ve emeğinizi harcadığınızda, hedefinize ulaşamasanız dahi çok şey kazanmış olursunuz. Çünkü yolun sonundan daha önemli olan bir şey varsa o da yolun kendisidir. Herkes için iyi, güzel ve doğru olan için çalışmak, çalışmanın nihai hedefinden çok daha kıymetli. Tıpkı Bağdat’ı fetheden IV. Murad’ın dediği gibi; “Bağdat’ı almaya çalışmak, Bağdat’ın kendisinden daha mı güzeldi ne!”

Sürdürülebilirliği sadece ulaşılması gereken birtakım hedefler gibi görmek onun bize, yaşadığımız topluma, kurumlara ve en önemlisi de gelecek nesillere sağladığı güzellikleri ve faydaları görmemizi engeller. Sürdürülebilir olmak için çalışmak bu hedeflerin tamamından daha motive edici, mutluluk verici, güzel ve özel olmalı. Örneğin, ofiste çay ve kahve içmek için karton bardaklar yerine termos kullanmaya başlamanızın küresel sürdürülebilirlik hedeflerine katkısı herhalde okyanusta bir damla su misalidir. Fakat siz kullanmadığınız her karton bardak ile torunlarınız için oksijen üretecek bir ağacın daha yaşamasına vesile oluyorsunuz bunu yaparak.

Vodafone, 2019 yılı için yayınladığı sürdürülebilirlik raporunda, yaptığı enerji verimliliği çalışmaları ile, son iyi yılda toplamda 148 bin GJ enerji tasarrufu yaptığını söylüyor. Dünyanın toplam enerji tüketimi içerisinde bu değer pek bir anlam ifade etmese de bu enerji ile 3700’den fazla hanenin yıllık enerji ihtiyacı karşılanabiliyor.

Sürdürülebilirlik günlük, haftalık, yıllık, on yıllık hedeflerden çok daha fazla şey ifade ediyor aslında. Gökteki yıldızlar gibi mesela; onlara da ulaşamayız ama karanlık gecelerde onlar bize yol gösterir.

Daha Fazlası

E-Bülten
Bültene Kayıt Ol
Kayıt olduğunuzda eğitimler ve yeni makaleler hakkında ilk siz haberdar olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın